Direkt Enjeksiyonlu Turbo Benzinli Motorların Çalışma Prensibi ve Yapısı
Yüksek motor
performansına sahip, düşük hacimli, çevreci ve daha az yakan benzinli
motorların dönemindeyiz. Otomotiv üreticileri büyük bir hızla turbo hava
beslemeli, yanma odasına direkt benzin enjeksiyonlu motorlara sahip modelleri
piyasaya sürüyor. Bu kısımda turbo benzinli motorun teknik detaylarına
inilecek. Tutbo benzinli motorlar hakkında temel bilgiler için: (Bkz: Turbo Benzinli Araçlar Güç ve Tork Özellikleri)
Atmosferik
çok noktalı benzinli motorlara göre nelerin değiştiğini, motorun neyi farklı
yaptığını, hangi teknolojik gelişim ve iyileştirmelerin yapıldığını sırasıyla
inceleyelim.
Modern Direkt Benzin Enjeksiyonlu
Motorlarda Kullanılan Teknoloji:
*Silindir içine direkt enjeksiyon. Yüksek basınçlı yakıt
pompası ve yüksek basınçla yakıt püskürten gelişmiş enjektörler.
*Katmanlı hava-yakıt karışımı, fakir karışımla sorunsuz
çalışma.
*Turbo şarj ile benzinli motorda aşırı besleme. Basıncı
elektronik olarak ayarlanabilen, değişken geometrili turbo şarj üniteleri, çift turbo kullanımı (bi turbo – twin turbo)
* Direkt enjeksiyon ve Turbonun sağladığı yüksek
performans, düşük yakıt tüketimi ve düşük egzoz emisyonları.
* Direkt enjeksiyon ve Turbonun sağladığı; birim hacimden
çok daha fazla güç elde edilmesiyle, daha küçük hacimli çevre dostu motorlar.
*Emisyonların İyileştirilmesi ve Egzoz sistemi: EGR sistemi, SCR Sistemi (Adblue – Blue tech), Katalitik konvertör.
*İşlemci hızı gelişmiş yüksek kapasiteli Elektronikkontrol üniteleri (ECU), sensörler ve aktörlerle gelişmiş motor ve araç
yönetimi.
*Gelişmiş plastik emme manifoldu geometrisi,
ayarlanabilir-değişken hava kanalları, türbülans klapeleri sayesinde
iyileştirilmiş hava emiş sistemi.
*Alüminyum motor bloğu, silindir kapağı. Daha hafif
pistonlar. Daha az sürtünme kayıpları.
*Değişken supap zamanlaması mekanizması (VVT-i -VTC-VANOS),
ayarlanabilir supap bindirme süreleri. Çift eksantrik milinin de (DOHC) açısal
ayarlamasının bağımsız olarak yapılabilmesi (dual vtc – dual vvt)
*Direkt (Bağımsız) Ateşleme Sistemi ve elektronik
ateşleme avansı
Hava-yakıt karışımının hazırlanması ve yakıtın enjeksiyonu, yıllar ilerledikçe ve teknoloji geliştikçe; karbüratör, çok noktadan enjeksiyon ve direkt silindir içine enjeksiyon olarak gerçekleşmiştir.
Direkt Benzin Enjeksiyon Sistemi Çeşitleri (Hava Beslemesi Bakımından)
Direkt enjeksiyon sistemi iki çeşittir:
*Atmosferik Direkt Enjeksiyon Sistemi
*Turbo Direkt Enjeksiyon Sistemi
Atmosferik Direkt Enjeksiyon Sistemi:
Turbo Direkt Enjeksiyon Sistemi:
Direkt enjeksiyon sistemi iki çeşittir:
*Atmosferik Direkt Enjeksiyon Sistemi
*Turbo Direkt Enjeksiyon Sistemi
Atmosferik Direkt Enjeksiyon Sistemi:
Turbo Direkt Enjeksiyon Sistemi:
Direkt Benzin Enjeksiyon Sisteminin Yapısı ve Çalışması
Emme
portlarında havanın içine 3-4 barlık basınçla püskürtme yapan, Çok noktalı
enjeksiyon sisteminden farklı olarak;
*Enjektörler
direkt olarak yanma odasına (silindirlerin içine) bakar ve püskürtmeyi yanma
odasına yapar.
*Direkt
olarak yanma odasına püskürtme yapabilmesi için, yakıt basıncının yüksek
(50-120 bar) olması gerekir; bu sebeple (depodaki elektrikli pompaya (4-8 bar)
ilave olarak) hareketini eksantrik milinden alan mekanik bir yüksek basınç
pompası da bulunur.
*Enjektörler,
dizel common rail sistemindeki gibi, bir yüksek basınç rail borusuna (yakıt
rampası-yakıt kütüğü) bağlıdır ve rail borusunda basınçlı halde hazır bulunan
benzin, enjektörler tarafından püskürtülür. Rail borusunda bir yakıt basınç
sensörü bulunur, bazılarında basınç aşırı yükseldiğinde yakıtı tahliye eden bir
basınç regülatörü (tahliye valfi) bulunur. Bazı sistemlerdeyse daha en baştan
yakıtın basıncı yüksek basınçlı yakıt pompasında (regülatörlü) ayarlanır.
*Enjektörler
yüksek basınçla çalıştığından ve uçları yanma odasına baktığından; daha sağlam
ve daha yüksek kapasiteli, daha yüksek voltajla (60-80 volt) çalışan tiptedir.
Selenoid valfi veya piezo enjektör tipte olabilirler.
*Enjektörler,
bir yanma zamanında bir den çok; 2-3 kez püskürtme yapabilirler. Buna çoklu
enjeksiyon (multiple injection) denir. Örneğin bir ön enjeksiyon ve ardından
bir ana enjeksiyon. Bu durumda püskürtülen yakıt miktarı artmaz; aksine aynı
veya daha az miktar yakıt çok hassas bir şekilde püskürtülerek verim
arttırılır.
*Enjeksiyon (yakıtın
püskürtülmesi); emme zamanında (homojen karışım modu) veya sıkıştırma zamanında
(sıkıştırma zamanının son evresinde) yapılabilir (katmanlı karışım modu). Katmanlı
enjeksiyon (stratified injection) bu teknolojinin en önemli ve belirleyici
konusudur, aşağıda detaylı olarak açıklanacaktır.
*Çok kısa
süreler içinde; enjeksiyon miktarının (birden çok kez) ve enjeksiyon süresinin
(çok hassas) ayarlanabilmesi için, kaliteli enjektörler ve işlemci hızı yüksek
motor kontrol ünitesi (ECU) gereklidir. Bu da maliyeti arttırıcı bir husustur.
Homojen Karışım ve Katmanlı Karışım (Direkt Enjeksiyonda Hava Yakıt Karışımı)
Homojen Karışım Nedir?
Homojen hava-yakıt karışımı, çok noktalı enjeksiyon sistemine
(MPI) sahip araçların esas aldıkları karışım biçimidir. Yakıt, silindir
kapağındaki emme kanalına (emme supaplarının arkasına), emme zamanında
püskürtülür. Homojen karışım; 14,7kg hava ile 1 kg yakıtın; 14,7/1 oranında
(ideal-stokiyometrik oran) karışması ve hava-yakıt bulutunun her noktasında
aynı yoğunlukta olması durumudur. (Bkz: Hava-Yakıt Oranı ve Lambda)
Atmosferik
mpi benzinli motorlar, lambda sensöründen gelen sinyallere göre ve ECU
yönetiminde, kapalı devre yakıt sistemiyle (closed loop) hava-yakıt karışımını
homojen ve homojene yakın aralıkta tutarak çalışırlar. Homojen hava-yakıt karışımı
iyi bir motor performansı sağlar ve yanma sonucu oluşan zararlı emisyonlar, 3
yollu (TWC) katalitik konvertörle neredeyse tamamen zararsız hale dönüştürülür.
Zengin Karışım: Araç yüke bindiğinde veya tam gaz
yapıldığında; enjeksiyon süresi uzatılır, püskürtülen yakıt miktarı artar,
hava-yakıt karışımındaki yakıt miktarı artar ve zengin karışım oluşur; motor
performansı artar, yakıt tüketimi de artar. (Zengin karışımda lambda 1’den
küçüktür (lambda < 1).
Fakir Karışım: Düz yol sabit hız, yokuş aşağı iniş
gibi durumlarda; gaz pedalı çok az basıldığı veya hiç basılmadığı durumlarda
(gaz kelebeği çok az açık veya kapalı); daha az yakıtın püskürtüldüğü hava
yakıt karışımıdır. Bu durumda silindirdeki hava içinde çok az yakıt olacaktır. Fakir
karışımda (lambda > 1) lambda 1’den büyüktür. Bu karışım tipinde performans
ve yakıt tüketimi düşüktür, azot oksistler (NOx) hariç diğer emisyonlar da
oldukça düşüktür.
(Homojen karışım ve katmanlı karışım)
Katmanlı Enjeksiyon-Karışım Nedir? (Stratified Injection)
Düşük motor
torku gerektiğinde, sabit hızlarda düz yolda sürüşte, motordan az tork talep
edildiğinde; yakıt enjeksiyon sistemi “katmanlı enjeksiyon” moduna geçer ve
yakıt tüketimini ciddi oranda azaltır. Yakıt, sıkıştırma zamanının sonunda çok
az püskürtülür ve motor fakir karışımla çalışır.
Motor yüke
bindiğinde, yokuş çıkılırken, ani hızlanma talebiyle gaz pedalına fazla
basıldığında, yani motordan tork talep edildiğinde, yakıt enjeksiyon sistemi
“homojen karışım” moduna geçer ve hatta zengin karışımla çalışır. Yakıt emme
zamanında püskürtülür, yakıt tüketimi artar, motor torku yükselir.
Motor kontrol
ünitesi (ecu), katmanlı karışımla mı (düşük yakıt) mı yoksa homojen karışımla
mı? çalışacağına; motor yüküne (gaz pedalına basma miktarı-tork talebi) ve
motor devrine (genelde 3000 devirden düşükken katmanlı moda çalışır) bağlı
olarak karar verir.
Motor homojen
karışım (güç) modunda çalışırken, yakıt emme zamanında silindirin içine
püskürtülür; bu sırada motor torku gaz
pedalının kumanda ettiği gaz kelebeğinin açıklık miktarına göre, yani motora
alınan havanın miktarına göre belirlenir.
Katmanlı
enjeksiyon (tasarruf ) modundaysa, ECU gaz kelebeğini sonuna kadar açar, motor torku, gaz pedalının pozisyonuna göre enjektörlerin benzin püskürtme miktarının
değiştirilmesiyle ayarlanır (dizel gibi çalışır). Yani homojen modda havaya
göre, katmanlı modda yakıta göre çalışır.
Homojen
karışım, silindir içindeki hava-yakıt karışımı bulutunda, hava ve yakıtın eşit
oranda dağılmış haliyse; Katmanlı karışım, silindir içindeki hava-yakıt karışımı
bulutunda, hava ve yakıt zerrelerinin her noktada eşit olarak dağılmamış
halidir.
Yani
benzetmek gerekirse;
homojen
karışım çalkalanmış ayran gibidir, ayranın her yerinde su ve yoğurt eşit
orandadır.
Katmanlı
karışım ise çalkalanmamış, uzun süre beklemiş ayran gibidir, bol yoğurtlu
(yakıtlı kısım) altta, bol sulu kısım ise üsttedir. Motorda ise bol yakıtlı
kısmı üstte olacak (bujiye yakın).
Direkt benzin enjeksiyon sisteminde
benzin,
hem emme zamanında püskürtülebiliyor
(homojen karışım modu)
hem de sıkıştırma zamanında
püskürtülebiliyor (katmanlı karşım-kademeli püskürtme)
İşte direkt enjeksiyon sisteminin
üstünlüğü burada ortaya çıkıyor. Motor, anlık olarak yakıt enjeksiyon biçimini
sürücü talebi veya yol şartlarına uyarlayabiliyor. Böylece istendiğinde yakıt
ekonomisi, istendiğinde yüksek performans oluşturuluyor.
Normalde benzinli motorlar çok fakir
karışımla çalışırsa vuruntu yaparlar, benzinin tutuşup yanabileceği bir limit
oran vardır. Katmanlı karışım modunda; motor çok fakir karışımla çalışabilmekte
ve vuruntu olmamaktadır. Çünkü benzin, sıkıştırma zamanın son evresinde, bujiye
çok yakın bölgeye çok az püskürtülerek, bujinin çevresinde dar bir alanda
zengin karışım oluşturmakta, benzin kolayca ve verimli bir şekilde yanmaktadır.
Dikkat edilirse buji çevresinde oluşturulan küçük bir alanda, çok az benzin
püskürtülüp zengin karışım oluşturulup yakılmasına rağmen, toplam hava-yakıt
karışımı “çok fakir” dir, üstelik bu çok fakir karışım “katmanlı” yapısı
sayesinde düzenli bir şekilde yanar. İşte hava yakıt karışımında iki farklı
katmanın oluşturulması sebebiyle buna katmanlı enjeksiyon denir. Buji
çevresinde oluşturulan zengin karışımlı bölgenin etrafındaki fakir karışımlı
bölge, bir izolasyon görevi de görür, yakıt silindir duvarlarına yapışmaz,
yanma ısısı muhafaza edilip pistona etkiyen kuvvet, ve sonucu oluşan tork
artar. Böylece, düz yolda sabit hız veya düşük motor yüklerinde yakıt tüketimi
ciddi oranda düşürülmektedir.
Motor neden çok daha fakir karışımla çalıştırılıp yakıt tasarrufu
yapılamıyor? Ya da neden çok noktadan enjeksiyon (MPI) sisteminde çok fakir
karışım sağlanamıyor?
Benzinin ideal (verimli) olarak
yanabilmesi için, 14,7 kg hava ile 1 kg yakıt karışımı gerekiyor, buna
stokiyometrik oran deniyordu. İdeal hava-yakıt karışımında lambda değeri 1’e
eşitti. Bu ideal oran hiçbir zaman değişmiyor, 1 kg benzini tam olarak yakıp
enerjisinden yararlanmak için ve en düşük egzoz emisyonunu sağlamak için, 14,7
kg hava vermemiz gerekiyor. (14,7/1 stokiyometrik hava/yakıt oranı, air/fuel
(a/f) ratio)
Zengin Karışımın (Fazla Benzin)
Sınırı: Eğer 14,7kg havaya, 1 kg’dan
daha fazla yakıt verirsek zengin karışım olur, lambda değeri 1’in altına düşer
(lambda < 1). Zengin karışımda motor performansı artar ama yakıt
tüketimi ve egzoz emisyonları da artacağı için (yarım yanmış yakıt HC
(hidrokarbon) ve CO (karbonmonoksit)), sürekli zengin karışımla çalışsın
istemeyiz. Ayrıca karışımı zenginleştirmenin de bir sınırı var, yani
silindirdeki hava sınırsızca benzin veremeyiz, aşırı miktarda benzin verilirse
bu defa da hava yetersiz kalır ve yanma yine gerçekleşmez, motor boğulur.
Karşımı zenginleştirerek lambda’yı 1’in altına çekeriz ama en fazla 0,6
değerine kadar inebilir, daha düşük lambda değerlerinde karışım tutuşmaz.
Fakir Karışımın (Fazla Hava) Sınırı: Fakir hava yakıt karışımında motorun yakıt
tüketimi düşüyor, “öyleyse neden motoru sürekli fakir karışımla veya çok fakir
karışımla çalıştırmıyoruz?” diye düşünülebilir. Yine karşımıza lambda=1 ideal
hava-yakıt oranı çıkıyor, bu orandan çok fazla uzaklaşılamıyor. Karışım
fakirleştiğinde, lambda değeri 1’in üstüne çıkıyor (lambda > 1).
Karışımın tutuşabilmesi için bu değer en fazla 4 olabilir, 4’ün üstüne
çıktığında yakıt tutuşamaz. Aynı zamanda lambda 1 ile 4 arasındaki fakir
karışımlarda da, hava-yakıt karışımı düzensiz yanar, motor vuruntu yapar, bu istenmeyen
bir durumdur. Bunun olmaması için, karışımın homojen olmaması gerekiyor. (Bkz: Hava-Yakıt Oranı ve Lambda)
İşte tam da bu noktada yine
“katmanlı karışım”’ın avantajı ortaya çıkıyor, toplam karışım çok fakir
olmasına rağmen; yakıtın sıkıştırma zamanı sonunda bujinin yakınına püskürtülmesiyle,
sınırlı alanda oluşan zengin karışım sayesinde, tutuşma ve yanma çok düzenli
bir şekilde gerçekleşiyor, motorun vuruntusuz ve ekonomik çalışması mümkün
oluyor. Katmanlı (stratified) karışımın amacı da budur.
Direkt benzin enjeksiyonlu motorlar,
lambda=3 olacak kadar fakir karışımla çalışabilirler.
λ= Gerçek hava-yakıt oranı olduğuna göre
Stokiyometrik oran
3=
(A/F)/14,7 ise A/F= 14,7 x 3 = 44,1:1
Yani lambda 3 olduğunda, hava-yakıt
oranı (a/f) = 44,1:1 oluyor, direkt enjeksiyonlu sistemde 44 kg hava ile 1 kg
yakıt yakılıyor. (Bu oran daha da artmıştır)
Sonuç olarak, çok noktadan emme
kanalına benzin enjeksiyonlu (günümüz atmosferik mpi) motorlarda, bu kadar
fakir karışımla çalışıp orta seviyede tork alınamaz çünkü; Enjeksiyon, sadece
emme zamanında olur ve enjeksiyon emme kanalına yapılır. Çok fakir karışım
oluşturulsa bile, yine homojen olacağından yanma ve tutuşma problemleri
oluşacaktır (zaten ECU buna izin vermez, karışım lambda değeri hemen 1’e
yaklaştırmak için ayarlama yapar).
Geniş Bantlı (Lineer) Oksijen (Lambda) Sensörü
Yakıt enjeksiyonun sisteminde,
hava-yakıt karışımını düzenlemek amacıyla katalitik konvertör öncesinde oksijen
sensörü (lambda sensörü) kullanılmaktadır. Atmosferik çok nokta enjeksiyonlu
benzinli motorlar, dar bir lambda değeri aralığında çalışır, lambda değeri
ideal oran=1 olduğuna göre, bu değerin bir miktar altı ve üstü değerleri klasik
oksijen sensörleri sağlıklı bir şekilde ölçebilirler. Karışım zenginleştikçe
oksijen sensörü daha yüksek voltaj üretir; karışım fakirleştikçe daha düşük
voltaj üretir; ideal (stokiyometrik) hava yakıt karışımında oksijen sensörü
450-500 milivolt voltaj üretir.
Direkt enjeksiyonlu turbo benzinli
motorlar, hem homojen karışımla (lambda=1) hem fakir karışımla (lambda 1-3
aralığında) çalışırlar, hem de zengin karışımla (lambda 0,5) çalışabilirler.
Görüldüğü gibi lambda değerleri çok daha geniş (0,5 – 3) bir aralıkta
(bantta) değişir.
İşte bu geniş aralıklı değerlerin
okunabilmesi için “geniş bantlı oksijen sensörü” kullanılmaktadır. Böylece
sensörün ölçümleri daha hassas, ürettiği voltaj değerleri daha büyük olur. Daha
iyi üretilen sinyaller sayesinde ECU gerekli hava-yakıt karışımı ayarlamasını
doğru olarak yapabilir.
Egzoz Emisyon Sistemi (Turbo Benzinli Motor Emisyonları)
Yakıtı yakmak için silindirlere hava
emilir fakat emilen havanın sadece %21 (O) oksijendir. Havanın geri kalanı işe
yaramayan %78 oranında azot (N) gazından oluşur. Azot, yüksek sıcaklık ve
basınç altında Oksijen (O) ile reaksiyona girerek zararlı bir emisyon olan azot
oksitleri (NOx) meydana getirir. Euro egzoz normlarıysa bu emisyonların aşağı
çekilmesini zorunlu tutar. Turbo benzinli motorların oldukça fakir
karışılma çalışması, yani az miktar yakıtı çok fazla hava ile yakması, azot
oksitlerin oluşumuna davetiye çıkarır ve bu emsiyonları arttırır.
NOx emisyonlarını azaltmak için
fakir karışımla çalışan modern araçlar;
*SCR (Adblue) gibi egzoz
emisyon sistemleriyle donatılmıştır.
Azot oksit dışında, CO (karbon
monoksit), HC (hidrokarbon) gibi zararlı emisyonların azaltılması için Katalitik
Konvertör kullanılmaktadır.
Benzinli Motorda Turbo Kullanılması (Direkt Enjeksiyonlu Motorun
Turbo Hava Besleme Sistemi)
Turbo şarj, direkt benzin
enjeksiyonu sisteminin tamamlayıcısı konumundadır ve bugün yaygın olarak
kullanılan direkt enjeksiyonlu motorlar turbolu olarak piyasaya
sürülmektedir. Avrupa pazarının lideri audi-volkswagen’in TSI motoru, Mercedes’in
CGI motoru, Renault’un TCe motoru, Ford’un Ecoboost motorları turbo benzinli
motorlara örnektir.
Silindire alınan yakıtın tam olarak
yanması için gereken oksijen havadan gelir, hava ne kadar çok alınırsa yakıt o
kadar iyi yanar, yakıt ne kadar iyi yanarsa motor gücü o kadar artar. (Bkz: Turbo Şarj)
Turbo, içten yanmalı motorlara aynı
hacimden neredeyse iki katı güç üretebilme imkanı vermektedir. Atmosferik
motorlar, 1 barlık atmosfer basıncıyla ve emme zamanında silindirde oluşan
vakumla havayı emer ve çalışırlar. Alabilecek havanın hacmi: silindir hacmi ve
yanma odası hacminin toplamı kadardır. Bu teorik hacim, motorun
üretimi-tasarımıyla belirlenir ve değişmez. Gerçekteyse, hava akış dirençleri
ve emme supaplarının açık kalma sürelerinin çok kısa olması, ısıl etkiler gibi
sebeplerle, bu teorik hacim tam olarak doldurulamaz. Yüksek motor
devirlerindeyse emme supaplarının açık kalma süreleri iyice kısalacağından
volümetrik verim daha da düşer.
Turbo motorlar ise atmosfer
basıncına ilave olarak turbo şarjda üretilen basınçlı havanın (2-3 bar)
silindirlere doldurulmasıyla çalışırlar.
Motorda turbo şarjın
kullanılması volümetrik (hacimsel) verimi arttırır, normalin 2 katı
kadar hava silindirlere alınabilir, böylece yakıt ekonomisi iyileşir, motor
performansı artar, egzoz emisyonları azalır.
Turbo şarja ilave olarak; değişken
yollu emme manifoldu kullanılması, silindir başına iki ayrı emme kanalı
kullanılması ve enjeksiyon tipine göre türbülans klapeleriyle açılıp
kapanmaları, emme manifoldunun şekli, piston kafasının konikleştirilmesi gibi
ilave geliştirmelerle,silindire alınan havanın akış biçimi (türbülanslı akış)
iyileştirilmiştir.
Atmosferik motorların
düşük devirlerde (ölü devir) düşük tork üretmesi ve maksimum motor
torkunu yüksek devirlerde vermesi, fazla yakıt sarfiyatına neden oluyordu;
turbo benzinli motorlar ile düşük motor devirlerinden itibaren (1700-4000 rpm)
maksimum torka ulaşılabilmekte, özellikle günlük sürüşlerde en çok kullanılan
devir aralığında (1700-3000 rpm) motorun yeterince yüksek tork üretebilmesi,
oldukça düşük yakıt tüketimine imkan verirken, performans da iyileşmiştir.
Bölüm: 1 - 2
Ana konu (Bkz: Benzinli Motorlarda Yakıt Enjeksiyon Sistemleri)
Bölüm: 1 - 2
Ana konu (Bkz: Benzinli Motorlarda Yakıt Enjeksiyon Sistemleri)
Yorumlar
Yorum Gönder